İnsanlar her bildiğini kategorize eder, bu beynin bir anlamda çalışma yapısını da yansıtır. Bildiklerimizde bir sınır koymak isteriz, 2 çeşit cinsiyet vardır, 2 çeşit klavye tipi, 5 farklı motor tasarımı, sıfatlar 3’e ayrılır…
Bir insanın öğrendiği bilgiyi bu şekilde tutması, onun hayal gücünü sınırlar, örneğin maddenin hali ne 3 ne de 4 çeşittir, farklı halleri de vardır ve maddenin farklı hallerinin olabileceğini başta öğrenen biri yeniliklere açık haldedir.
Çektiğimiz acı da bu bilgiler gibi 5 evrede gerçekleşir. Bunlar inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenmedir. İnsan psikolojisi sınıflandırma çalışmaları için oldukça karmaşık sonuçlara sahip olduğundan bu konuda farklı görüşler de var. Ancak genel kabul bu sıralama şeklinde oluyor, bir insan yas dönemini bu beş evre içerisinde tamamlıyor.
Seninle ilgili hiçbir zaman bu evreleri yaşamak istemiyorum, ne de senin yaşamanı istiyorum.
Bütün dünya sana sırtını dönüp gitse de ben, burda bir yerde sana sarılmak için bekliyor olacağım. Daha iyi, daha güzel, daha farklı birisi olmana gerek yok. Sen orda öylece, olduğun gibi güzelsin. Hayat seni incitecek gibi olacak bazen, kimsesiz hissedeceksin. Korkma, ben varım.
Bu kitabı okurken bu cümleleri sadece bir kişiye söyleyeceğimi hayal ediyordum. Bu satırları okuyan gözlerin, ilk oluştukları günden beri hiç öpülmedikleri gibi öpülüyorlar şu an. Gözlerini aç, seninim artık ben, sadece sana ait, bütünüyle.
Bu dünyada sahibi olmak isteyeceğin çok şey olacaktır, mesela hayalindeki araba, gitmek istediğin ülkeyi görme tecrübesi, yaptığın işe ait kimse tarafından bilinmeyen bilgilerin sahipliği. Peki ölene kadar sahip olmak isteyeceğin yegâne şey nedir?
insanlardan buz gibi soğudum, işte yalnız sen varsın Öyle halsizim ki hiç sorma Anlarsın.