Bu yazıyı yazarken biraz ilerimde duran, yaşayan en güzel kadına bakıyorum. Bir ressamın canlı mankene bakışı gibi. Ancak mankenin bir şeyden haberi yok, uyuyor öylece. Ressam, o güzel mankenin nefes alış verişinde hareket eden vücuduna hayranlık duyuyor. Üzerine örttüğü örtünün kenarından sınırlarını aşıp çıkmış bacaklarına. Bir avuç büyüklüğünde en güzel çizerin elinde çizilip canlanmış yüzüne.
Bir şeyin küçük bir özelliğinden yola çıkılarak o özelliği ile ilgisi olmasa bile tüm özellikleri hakkında fikir yürütmeye halo etkisi deniyor. Örneğin iş görüşmesine takım elbise ile gelen birisi, görüşmeyi yapan kişiye daha güvenilir, etik ve kendine güvenen birisi olarak fikir verebiliyor. Gözlük takan birinin daha zeki görünmesi de buna bir örnek olur. Yahut, insanlar bir makalenin yazarının çekici olduğunu bildiğinde makalenin kendisinin de iyi olacağı yönünde izlenime sahip oluyorlar, sen bu yazıyı okurken bir halo etkisi altında mısın peki?
Dokunduğun, uzaysal ve zamansal düzlemde olduğun her yerin Platon’un idealar kuramında bahsettiği her şeyin başlangıcı olan, gelip geçici olmayan ve ilk öğrendiğimiz; tüm terimlerin, varoluşun en muhteşem hali İdealar haline geldiğine inanıyorum. Halo etkisi tanımı seninle anlamlanmıyor, gerçekten de gözlüklüler zeki, takım elbiseliler güvenilir, dünyanın en güzel kadını melek oluyor.
Soktares’in öğrencisi Platon idealar kuramı adında bir görüş ortaya koyar. Bu görüşe göre aslında iki farklı evren olduğunu söyler. Bu evrenlerden ilki gölgelerin olduğu, eksikler ile dolu, başlangıcı ve sonu olan bizim yaşadığımız evren. Diğeri ise her nesnenin, düşüncenin, varlığın mükemmel sürümlerinin olduğu başlangıcı ve sonu olmayan idealar evreni.
Platon, yaşadığımız hayatın ötesinde bir tane daha evren olması gerektiğini savunur, bizleri zincire bağlanmış köleler gibi görür, hayatta gördüğümüz ise sadece gerçek olanların gölgelerinden ibarettir. Bu ilginç görüş bugün matrix filminin temelini oluşturur, simülasyon teorisinin kökenidir.
Örneğin sana bir kedi düşün dersem, asla 3 bacaklı veya 4 burunlu kedi düşünmezsin. Tüm kedilerin senin için bir biçimi ve tarifi vardır, kedilerin dört bacağı olur, bıyıkları ve tüyleri olur, patileri vardır. Bu noktada idea olan bir kedi var ve dünyadaki tüm kediler ona benziyor, onun bir formu olarak karşımıza çıkıyor, ondan özellikler taşıyor ama asla en mükemmel olan kedi ideası kadar iyi olamıyor. Platon tüm ideaların olduğu evreni görmenin ve onu anlamanın yolunu, ayaklarımızdaki zinciri koparıp, güneşe dönüp yaşadığımız mağaradan çıkmakla olabileceğini söyler. Dışarda herşeyin olduğu muhteşem dünyaya ilk adım attığımızda aptallaşırız, güneş gözümüzü acıtır, sonra bir nehrin kenarında yansımamıza bakıp yaşadığımız yanılgıyı anlarız. Bu durumu mağaradaki diğer kişilere anlatıp onların da zincirini koparmalarını söylersek, delirdiğimizi düşünüp bizi dinlemeyeceklerdir, çünkü hayatları o mağarada bu şekilde başladı, bu şekilde devam etti ve başka bir hayat onlar için delilikten öte değil.
İdealar kuramını öğrendiğimde oldukça etkilenmiştim. Ben güzellik ideasını biliyordum, güzel olan şey zihnimde bir yerde vardı. Ancak seni gördüğüm an idealar evreninden kaçmış, dünyada gördüğüm hiçbir şeye benzemeyen, güneşin aydınlattığı, şimdiye kadar bildiklerimi sorgulatan, mağaradan çıktığım an oldu. Yaşamım boyunca gördüğüm güzellik sandığım her şey birer doxayken yani senin sahte yanlış ve kötü kopyalarınken, ben dünyada idea olan güzelliği sende gördüm. Seninle tanıştığım ilk andan beri insanların gözünde deli olarak yer alıyorum muhtemelen.
Sensiz iş yemeklerine gitmek istemediğimi söylediğimde iş arkadaşlarım garipsiyordu. Senin olmadığın yerde sıkıldığımdan, saha doyamadığımdan, seninle sonsuz eğlendiğimi onlara anlatma şansın hiçbir zaman olmadı. Bu zincirli kölelerin bunu anlamasının da hiçbir yolu olduğunu sanmıyorum.
Ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
Bu gece aşkı biraz fazla kaçırdım galiba, kalbim dönüyor.