Tolstoy şöyle diyor: “Bir erkeğin bir kadına verebileceği en güzel şey; ömrünün geri kalanında bütün kadınlardan vazgeçmiş olup, sadece onun için atan anlamlı bir kalp.”
Sevdiğin insandan uzaklara gitmeye karar verdiğinde ya da buna mecbur kaldığında ayrılık olasılığınız bundan etkilenir. De Movrie daha karmaşık bir hesap için basit bir formül buldu, bulduğu sonuçlarla kendi ölümünü hesapladı. Basit bazı terimleri hatırlamakla başlayalım.
Seninle bir yemek yapalım mesela. İçine de muz, mandalina, çikolata, kuru pasta ekleseydik.(Bunun bizim yaptığımız en iyi fondü olduğunu çoktan anladın bile.)
Bu malzemelerin sıralaması önemli değil, hangisini önce koyduğunu düşünmüyorsun ortaya bir sonuç çıkıyor. Buna kombinasyon deriz. Eğer sıralama önemli olsaydı, buna da permutasyon ismini veririz. Yani sıralı kombinasyonlar permutasyondur.
Uzun zamandır aradığım ama bir türlü bulamadığım bir resim vardı. Tam da bugün bulmam gerekiyordu, belki de en çok anlatmak istediklerimi ifade eden görsellerden biridir.
Sevdiğim kişi için verdiğim her kararı defalarca kez düşünürdüm. Bazen bilmeden onu üzebilirdim, bazen bilerek. Seçim şanslarımızı her defasında basite indirgemek sadece hesap kolaylığı sağlamaz, zaten oldukça karmaşık ihtimallerin bulunduğu evrende doğru yolu bulmamıza da yarar.
“İmkansızlık diye bir şey yoktur. Sadece gerçekleşme ihtimali düşük olasılıklar vardır.”
Olasılıksız kitabı hayat hakkında birçok ders veren cümleler barındırıyor. Gecenin bir körü başlayıp, yemek yemeyi unutup bir sonraki öğlen saat 2 civarı yaklaşık 14 saatte bitirdiğim bu kitapta yazan bir başka cümle şu şekildeydi;
Bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan hayattan hiçbir tat alamazsın. Çünkü Romeo ölmeli, Titanic batmalı ve aşk her şeye rağmen yaşanmalı.
Seninle basite indirgenmiş seçenekleri düşünelim. Zeytinler ülkesinden uzaklaşan bir kıza aşık bir adamın hayatındaki kararları ele alalım.
Seçeneklerimizi harflerle anlatalım. İhtiyacımız olan şey bu iki aşığın evlenmesi üzerine olsun. Evlilik için E, evlenemeyip ayrılık A seçeneklerimiz var. Kızın Gitmesine G, kalmasına K harfini verelim. Son olarak ikisi de birbirine aşıksa ve seviyorsa buna S, eğer birisi bile sevmiyorsa nefret ettiğimiz bu ihtimale N harfini verelim. Kızın yaptığı seçimler ve ilerleyiş yolu şu şekilde olacaktır.
Bu satırı yazarken saat 00.00, bugün sensiz kalmamalıydım kozet.
Yukarıda prenses için ele aldığımız ilk seçimler şöyledir, Gitti(G), Seviyorlar(S), Evlendiler(E) yani bu sıralamayı GSE olarak isimlendirebiliriz. Bu durum ikinci seçenekte GSA olacaktır ve çiftimiz birbirlerine aşıkken kızımız uzaklara gitti, ayrılık acısı çektikleri yetmezmiş gibi evlenemediler de.
Yukarıdaki anlatım sonuçların iki olasıkta incelenmesi neticesinde değişir. Ya evlenirler ya ayrılırlar nihayetinde. Dolayısıyla kaç seçim olursa olsun sonuç daima %50 ihtimaldir. İşimizi hayatın işleyiş biçimine göre değiştirirsek şöyle şeyler dememiz gerekecektir. Örneğin artık kızın uzaklara gittiği severken evlilik olasılıklarına GSE, sevmiyorken olanlara ise NE dersek artık ortaya seviyorken evlenme olasılıkları yani hikayenin güzel sonlanma şansı tüm seçenekler arasında 1/8 yani %12,5 olacaktır. Bu aşıklar %50 ayrılacak ve %25 nefret edip evleneceklerdir.
Şimdi aşık gençlerimize hayat bir seçeneğe zorladı ve kız ne yazık ki uzaklara gitti. Hayattan beklentimiz, sevmeleri ve sonucunda evlenmeleri ise bu durumda şansları %25 olacaktır, %75 ihtimalle onlar için aranan şey gerçekleşmeyecektir. Entropinin 0 olmayacağı bir evrende yaşadığımız ele alınırsa, yani kütle ve enerji varsa termodinamik 2.yasa gereği kaotik biçimde daima değişimler oluyorsa aranan değerin yani çiftlerin kavuşma şansının gerçekleşme olasılığının hesaplanan basit girdilerden daha küçük bir ihtimale isabet edeceğini göz önünde tutmak gerekiyor. Özetle, felsefe olarak bu kadar karmaşık evrende bu hesap hakkında iyi şeyler söylenemez, %25 aslında oldukça yüksek bir şanstır.
Bu sonuçlardan temel dersler çıkarmak gerekirse, hayattaki tüm endişelerin temelinde karşımızdaki kişinin bizi sevmesi olması gerektiği ortaya çıkar. Çünkü birbirine aşık iki kişi olduğu sürece, ayrılık sadece ölümle olacaktır. De movrie ile devam edilirse, aşık kişiler son ayrılığa çok uzak kalmak için tüm çabalarını bir arada kalmaya vermek zorundadırlar. Her küçük ayrılık onları büyük ayrılığa götürür.
1984 kitabının sonunda aşıklar sistemin baskılarına dayanamazlar. İkisi de korkularının ve baskıların sonucunda ayrılırlar. Kitapta birçok mesaj vardır, başka insanların etkisiyle alınan her karar, sonucu olumsuz etkiler. Winston, o kadar acı çeker ki yapmadığı şeyleri bile kabul etmeye başlar.
Karanlığın olmadığı yerde buluşacağız!
Seçilen her yol doğru yoldur. yaşanılanlar başka şekilde vuku bulabilirdi ancak öyle olsa dahi yine de aynı mana ve değeri taşırdı.” tennessee williams
Bir aşık, hata yapmış olsa, yaptığı hatayı başta anlamasa, düşününce çok üzülse, öyle üzülse ki bir şaire sorsa. Benim dilim ona hislerimi anlatmaya yetmez. O şair bir şiir yazsa, bunu o kıza ver dese, işte o şiir bu olurdu.
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome’nin Belkıs’ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Yıllar geçti saban ölümsüz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca’da Emirgan’da
Kandilli’nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili