Küçükken yaşımızı saymaya başladığımızı düşün. 1..2..3..4..5..6.. ve bir an durduk, zaman durdu bizimle, tam o an uzaklara daldık ve kimse durdurmamıştı saymaya devam ettik. Yaşımız, parmaklarımızı saydıkça büyüyordu. Şu an durup düşününce sağlık ile ilgili kronik sorunların kapımızı tıklatacağı yaşlara gelmiş bulunuyoruz. Birisi hop küçük bak bakalım deseydi belki çocuk kalıp o zamanların tadını çıkarabilirdik. Şimdi hop genç bak bakalım diyorum sana, bugünün tadını çıkaralım istiyorum, yaşını sayma, onu anlayalım.
Bundan bir süre önce birbirini hiç tanımayan iki homo-sapiens kılıklı, tanıştıktan sonra pek sulugöz, çok aşık, epeyce kilo almış, az spor yapan, muazzam tembel, devasa mutlu, yığınla eğlenen tipler oldular. İşi sorun, gücü mesele olan bu arkadaşlar önce iş sonra aşk en son da mutluluğu buldular.
Tanışmadan önceki sıkıcı, katran siyahı, bom boş olan hayatlarını anlamını buldu, günleri dolu dolu geçti. Hiçbir şey yapmadan birbirlerine baktıkları anlar bile sonsuz duygular içeriyordu.
Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme, sen dağları seyret. Yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma, kalbindeki o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset. Işıklar sönmüşse ve karanlıksa; ona da aldırma, ay ışığını seyret. Sabret… Sabret ki her şey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun. Sabret ki her şey gönlünce olsun…”
Ama ayrılık peşlerini bırakmadı. Tüm düşmanları el birliği ile yendiler ama ayrılık pişt pişt gençler kaçta kaldınız sayın bakalım dedi, biz saydık o yendi.
''Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz .''
O, bizi en çok zorlayan ayrılık, öyle kanlı savaşlara soktu ki, ne gecelerimiz kaldı, ne gündüzümüz. Yorulduk, çok yorulduk. Uykularımızdan yorgun uyandık, savaşı kaybetmiş bir savaş gazisi gibi mahmurduk. Ayrılık ise takım elbisesi ve kedisi ile koltukta oturuyordu.
Ah sen, kelimenin tam anlamını veren, kalender ayrılık.
Bu gece seni yeneceğim. Kötü birisi olduğunu düşünmüyorum. Bu kadar süredir ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.
Sen bizim en iyi düşmanımızdın belki de. Bize bizi anlama fırsatı verdin, kim olduğumuzu hatırlamak ve nereden geldiğimizi göstermeye çalışıyorsun, biz de her defasında eskiye döneceğiz diye korkuyoruz, hem boşuna uğraşıyorsun ben zaten kilo veremiyorum bir türlü.
Ayrılık bu işin bir parçası. Bir araya gelmek için ayrılmak gerekir, yapmak için yıkmalı. Ayrılığın selam gençlik diye gelmediği bir aşk olur mu? hangi hikayede sevenler ömrü boyunca beraber kalmışlar?
"Kader daima, dışarıdan ruha temas etmeden çok önce zihinde ve bedende hüküm sürmeye başlar."
Hayatın içinde ayrılıklar olacaktır, olmalı da. O bizi, kendimizi aynaya baktırıp, ben ona aşığım demek için gerekli ortamı gösterir. Birbirimize alışıp küçük kardeşi olan özlemeyi unuttuğumuzda bize onu en sert ama bizi en çok düşünen şekilde hatırlatır. O bizi düşünür, bizi büyütür, olgunlaştırır, yaşlandırır ama bize aynı zamanda sevmeyi öğretir. Yaşam, böyle anlamını kazanır.
Onun ne yapmaya çalıştığını tam olarak anladığımız anda ise, bize daha önce hiç yaşamadığımız bir duyguyu yaşatacak, küçük bir sapiens girecek hayatımıza. İşte o zaman o kalender dostumuz, yaşınız kaç oldu farkında mısınız diye soracak. Hasret dediğimiz şey nefes almaya dahil. Ölüm yoksa, ayrılık da yoktur, olsa olsa o sıralar işimiz olur. Ayrılmadık biz, ayrı kalmadık hiç, bir göz açıp kapatacağız yan yanayız.
Ayrılık bize “ayrı kalmamak için ne gerekiyorsa yapın çünkü sevenler asla ayrı kalmazlar, kalmayacaklardır” diyor.
Ne olursa olsun, fiziksel olmasam da, sesim, kokum, sıcaklığım olmasa da, ben yanında olacağım, tüm varlığımla.
BWER Company stands as a trusted name in Iraq’s weighbridge industry, offering innovative designs, reliable installations, and comprehensive support for all weighing requirements.