Bir melek olsaydım muhtemelen her an seni izlemeye çalışırdım. Günahlarını yazan meleği oyalar, sevapları yazana da seni överdim. Sen bir melek olsaydın şu an olduğundan farklı bir şey yapmazdın.
Hiçbir insan benden daha iyi bir insan olabileceği şüphesi oluşturmadı bu yaşıma kadar. Hep basit kötülüklere sahiplerdi, temel kavramlardan uzak, giriş seviye hayvani duygulara sahip, prefrontalleri logaritmik küçülmüştü. Ne zaman seni gördüm, Allah’ım bu nasıl bir insan dedim. Bir insanın kalbi bu saflıkta olamaz.
Korkmuştum sana öylece gelmekten, dibini göremediğim bir kuyuya atlamak gibiydi. Düştükçe korktum, zaman geçtikte hızım arttı, öyle bir noktaya geldim ki ivmem sıfırdı, alev aldım, ateşlerde içinde yandım, nefes alamadım, ölüyorum herhalde dedim.
Kaç gece balkonda birazcık fazla nefes almak için geçti. Dinlediğim müziklerin tekrar sayısı ile aklımı yiyip bitiren düşünceler yarıştılar. Kaç gece yatakta dizlerimi karnıma çekmiş, küçük bir çocuk oldum, ben yıllardır soğuk mermere oturmuştum, karnımın ağrısı öyle acı veriyordu ki. Dağ gibiyim bana bir şey olmaz heyhat derken, bir bakışı saatlerce, bir gülüşü haftalarca, bir dokunuşu ise hiç unutamadım.
Okul gibiydi, bir pazar günü bana öyle uzun geldi ki, duvarlar bana baktı, bir zindandaydım. Çıkamıyordum bu kafesten, çıkmak da istemiyordum, dışarıda sen yoktun ki. Ne zaman sana sarıldım, o an vücudum işte bu dedi, Eureka diye çırılçıplak bağırdı sokaklarda. Bunlar unutulmasın, yazıyorum her detayı, bir gün bir gaflet baş gösterirse o an sana bakıp nereden geldiğimi hatırlayayım diye.
Ben son kez gözümü açıp kapadığım anda tüm hayatımı görme motivasyonu ile yaşıyorken, zaman dursun diye dualar etmeye başladım. Seninle bir saat konuşamayacağım için üzülmeye başladım. İnsan aşk için yaşar, hayatın anlamı budur. Bu dünyaya aşık olmaktan fazlası için gelmedik. Tüm öfkemiz, kibrimiz, kötülükler aşık olamamaktan gelir. Aşık olan boş verirdi tüm hırslarını.
Bu yazıyı okuduğun anda yakınında olan bir kişiye bak, onun konuşmalarına, bakışlarına, davranışlarına bak. Eğer o kişi aşık olsaydı nasıl davranırdı? mesela rahat uyuyabilir miydi? mesela ben müdür olacağım diye tutturur muydu? günlük hırsların kurbanı olur muydu?
Aşksız adem dünyada belli bilin yok durur,
Her biri bir nesneye sevgisi var aşıktır.
Bu beden gelip geçici. Bir gömlek giymişiz, çıkaracağımız günü bekliyoruz. Bir insan bunu farkettiğinde gerçek aşkı yaşar. İnsan gömleğinin var olduğunu unuttuğu anda aşıktır.
Ah Meleğim, ben senin üzerindeki elbiseye değil, ruhuna aşığım. Kalbime olan bağın öylesine kuvvetli ki, korkuyorum sensiz çok kalınca durmasından. Ah bu yazıları okuyan güzel göz, beni gerçekten okuyunca anlayabilecek misin? Hissediyor musun akan gözyaşlarımı? Ben ağlamaktan nefes alamıyorum desem, sen ne kadar aşık olduğumu anlar mıydın?
Yasın beş evresinde hiç tanımlanmayan 6.evredir. Aşk tüm sınırları, tüm bilinenleri, varlığı, doğruyu, felsefeyi, bilimi ortadan kaldırır, yerine tabula rasa koyar, tıpkı doğarken olduğumuz gibi.
Seni seviyorum Kozet’im.
Kim o, deme boşuna... Benim, ben. Öyle bir ben ki gelen kapına; Başdan başa sen.