Schöringer, kuantum mekaniğini eleştirmek ve onun saçmalığını ortaya çıkarmak için bir düşünce deneyi tasarlar. Bu düşünce deneyinde hiçbir kedi zarar görmemiş, deneyde anlatılmak istenen kuantumun mantıklı olmayabileceği iken, zaman kuantumu haklı, Schrödinger ve Einstein’ı haksız çıkarmıştır. Deneyin gerçek anlamda ispatı yoktur, tamamen foton davranışını bir düşünce deneyi üzerinden anlatmak amacıyla tasarlanmıştır.
Bir kediyi zehirli bir şişe ile birlikte radyoaktif madde bulunduran bir kutuya yerleştirelim. Radyoaktif maddenin zamana bağlı olarak ışıma yapması, yapmaması ihtimaline eşit olsun. Bu ışıma gerçekleşirse, sonucunda zehirli şişe kırılır ve kedi ölür. Eğer ışıma gerçekleşmez ise bu durumda zehirli şişemiz kırılmaz ve dünyalar tatlısı bir kedimiz vardır, yaşıyordur, gelip seccademizin üzerine keyfince yatabilir.
Bu anlatımda çıkan sonuç istatistik ile açıklanabilir, yani şişe yarı yarıya ihtimalle kırılır, kedi ölür ya da yaşar. Ancak bu deneyin asıl anlatmak istediği kuantum dünyasında her iki olasılığın bir arada var olmasıdır. Kedinin yaşadığını öğrenmek için kutuyu açıp içine bakmak gerekir. Bu durumda bir olasılık gerçekleşmiş olur. Kuantum dünyasına göre gözlem yapılmadığı sürece her iki olasılıkta gerçekleşmiş gibi görünmektedir. Parçacık üzerinde yapılan gözlem, onu bir seçim yapmaya zorlar, bu durumda iki olasılıktan birisi ortaya çıkar. Çift-yarık deneyi de bu durumu anlatmaktadır. Küçüklerin dünyasına göre hayatta iki olasılıklar bir arada yer alır ve bakmadığın sürece iki olasılık da gerçekleşmiştir.
Hiçbir şey belirsiz değildir; her şey kendinden önceki sebebin bir sonucudur, biz bu sebebi bilsek de, bilmesek de…
De Moivre.(Kendi ölüm gününü hesaplayan matematikçi.)
Fizikte bunun birçok karşılığı vardır, belirsizlik ilkesi de yine bu durumun bir başka tezahürüdür. Bir parçacığın aynı anda konumunu ve hızının hesabı mümkün değildir, ikisi de hesaplanabilir dursa da birisini tercih edersen diğerini bulamazsın.
Mr Nobody filminde çocuğun şekerler arasında bir seçim yapmadığı zaman üç seçimi de yapmış olduğu durum gibi, gözlemci etkisi yoksa her seçenek gerçekleşmiş gibidir. Kuantuma göre kedinin ölü ya da diri olmasını bakmadıkça bilemeyiz, parçacık mantığıyla bakılırsa kedi yarı ölü-yarı diri şeklinde görünür.
Peki bundan ne sonuç çıkmalı?
Aslında her olasılık hayatta gerçekleşmiştir, biz her gün bu olasılıklardan sadece birini yaşıyoruz. İhtimaller düşük olsa bile olasılıklarımızın peşinden gidiyoruz.
Yaşanması en düşük olasılıklar gerçekleştiğinde bu olasılığın gerçekleşmeden önceki manevi değeri, gerçekleşme sonrasında gözümüzde azalıyor. Yani, üç dil bilme ihtimalin çok düşük olmasına rağmen, hatta bunun olması için çok çabalarken, bu durum gerçekten de olduğu zaman, üç dili bilmenin gözümüzdeki değeri azalmış oluyor.
De movrie gibi düşünürsek, her gün birisine karşı duyduğun hisler artarsa bunun sonucunda öleceğin gün ona en fazla sevgiye sahip olduğun gün olur, o gün aşık olduğun kişinin kim olduğuna da karar vermiş, bir gözlem yapmış olursun. Ancak azalırsa, tam tersi söz konusu olacaktır.
Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat.
Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,
ateş de pay alır kendine soğuktan.
Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,
sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak
bir yolculuğa yeniden başlamak için:
bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.
Sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun
ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları
hem sevmiyorum, hem de sevmiyorum seni.
Sevgimin iki canı var seni sevmeye.
Bu yüzden sevmezken seviyorum seni
ve bu yüzden severken seviyorum seni.
Yaşam, temelinde içerdiği acıyı, aşık olup, aşık olduğun kişinin kollarında hafifletme mücadelesidir. Ona aşık olduğun için yaşadığın tüm acılar, onunla son bulur.
derman arardım derdime
derdim bana derman imiş
Marius: Bu kim biliyor musun?
Herhangi bir çocuk: Hayır bilmiyorum
+Tesla bu
-Ben daha 5.sınıfım nerden biliyim
+Ben 5.sınıftayken biliyordum
-….
+Bak bu da Sokrates.