Seni özlüyorum. Sana seni anlatmaya çalışmak bu dilde ne kadar zormuş. Bazen hissettiğim şeyler için bir seviye bulmaya çalışıyorum. Acı kelimesini genelde çok, biraz, azıcık gibi sıfatlar ile birlikte kullanırız. Şu an bu kelimenin yanında kullanacağım her sıfat hissettiğim duygunun seviyesini aşağı çekiyor, en saf haliyle bu duyguyu yaşadığım kişi sensin, sadece acı.
Seni bekliyorum. Geleceğini beklemek, burada, bu şehirde çok zor. Yaşadığımız yere sevdiğimiz insanlarla anlamlar yükleriz, şehir o kişiyle bütünleşir. Uzun süre sonra o şehre tekrar gelince aklımıza aşık olduğumuz kişi gelir. En çok küçük detaylarda onsuz kalmayı anlarız. En saf haliyle özlüyorum, sadece özlemek.
Seni arıyorum. Her dakikamı, saatlerimi, haftalarımı ve aylarımı senin için harcıyorum. Bir koşuşturma hiç durmuyor, tam buldum, işte buradasın dediğimde, ellerimden kayıp gittiğini görüyorum. Allah’ım yüzyıllardır aşıklar vardı, dünyadan göçüp gitti hepsi, ne zaman seninle olan zaman gelecek, göçüp gideceğim günü bekleyeceğim? en saf haliyle aklımda düşünceler, sadece merak.
Seni kalbime atıyorum. Julietin gitmek istemesiyle eşdeğer, Leyla’ya sesleniyorum ama bakmıyor. Bahçemde çiçeklerim vardı, susuz kalıyorlar. Birkaç kişiyle kavga etmek, güzelce dayak yemek istiyorum. Aşk acı demektir, neden gitmek istiyorsun dikenleri mi incitti gülün? Ben kendimi buna hazırlıyorum, incindiğimde mutlu oluyordum, tüm çabam seni bulmak içindi. Shakespeare aklıma geliyor, “aramak boşunadır, bulunmak istemeyeni.” diyor. Seni ararken öyle canım yanmıştı ki, o gün canım bunun için yandı diye mutluluktan havalara uçmuştum. Mutlu olmanı istiyorum, senin için istediğim sadece mutluluk.
Seni seviyorum. Bu, seninle olmam gerektiğini anlamına gelmiyor. Bunu bilmen de gerekmiyor. Umarım hayatın bensizken renklerini korur. Sabah yaptığın kahvaltı, içtiğin çay, giydiğin elbise, hiçbir şey tadını, kokusunu, hissini kaybetmez. Bir bayram günü aklına gelir miyim acaba neler yapıyordur diye. İnsan yan yanayken ayrı kalmaz mı? Şansımız varken sana gitme diyeceğim, gitmek istediğini görene kadar. Gittiğinde daha mutlu olacağından eminsen gitmek istiyorum dersin, işte o zaman gitme demeyeceğim. Gitmek istiyorum diyorsun, elinden tutuyorum, gözlerine bakıyorum, bir buse dudaklarına. Sadece öpmek.
Kader. Bizimle ilgili tüm sonuçlar doğdumuzda belli olur. Nerede, ne zaman ve kimlerle olacağımız daha başından bellidir. Kimleri üzeceğimiz, kimlerin bizi üzeceği de. Kader, bizden çabalamamızı bekler, sonucu bilmesine rağmen. Dualar ederiz, sonucu bilmememize rağmen. Hiçbir olasılık yoktur, onun için çabalamayı bıraktığında bir gün geleceğine dair. Senin için çabalıyorum. Artık saatler bir sayıdan ibaret olacak. Gözyaşlarımı bitti sanacaksın, bilmene gerek kalmayacak. Burada, zamanını bilmediğim bir gün buluşacağız. Neler olacaktı başka karar alsaydık birikecek gözlerimizde. Ben, bir günden nefret edeceğim. Seninle geç kaldığımızı anladığım gün, aklımda sadece nefret.
İnsan sevdiğinde, en uçlarda yaşar duygularını, bir borderline gibi olursun. Kalbim, ona çok yükleniyorum. Yıllardır seni beklemiş, elinden geleni yapıyor. Tüm acıyı tek başına sırtlanmış, ses çıkarmıyor. Sensizlik, beni en çok korkutan şeydi. Bir selamına kail olduğum sevdiğim, onu da vermiyor geçiyor. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Sadece yalnızlık.
Seninle olmak istiyorum. Uykusuzluktan yaşarmış gözlerim, aklımda tek bir şey olacak. Senin için uykusuz kaldığım bu geceler. Ben, ömrüm boyunca çok defa uykusuz kalacağım, bugün senin için uyumuyorum. Bunlar yazılmasa, bu anı olmayacaktı arkamızda. Bunu birisinin yapması gerekiyordu, acı ve yorgunluktan bir damla gözlerimde. Pişmanlık şüphem olmadan, her son bir başlangıçtır. Ne kadar çok bilirsen bil hayatta, her defasında sonlara üzülüyorsun. Üzülmek yok, ağlamak yok. Var olan sadece sevmek.
Bilmeni istediğim bir şey var. Vazgeçme, eğer bulduğuna inanıyorsan sakın vazgeçme. Yoksa gerçekten üzülmenin ne demek olduğunu anlarsın. Ama biraz bile şüphen varsa, vazgeçmesine de izin ver. Bulduklarımızın değerini sadece onları aradığımız süreyle değil, onlara verdiğimiz emekle de ölçeriz. Onların bize kattıkları zamandan bağımsızdır, bir saat içinde bambaşka hisseder, farklı bir insan haline geliriz onunla. Her dakikamız tıka basa dolu geçer birlikte. Onsuz geçen saatler anlamsızdır, tek amaçları onunla olacak saatler için bizi yormaktan ibarettir. Ömrümüz, biz onu bulduğumuzda başlayacaktır, sonra gözlerimizi kapatıp, sonsuza kadar uyuyacağız.